Girişimcilik şişmanlara göre değil

Kaan Gülten
3 min readDec 22, 2020

Öncelikle yağ, evrimsel açıdan türümüzün devamlılığı için önemli bir artıdır. Çünkü yağ vücudumuzun potansiyel enerjisidir.

İnsan vücudunun yağa olan ihtiyacı, ilk çağlarda avlanma için gerekli enerjiyi sağlama, av bulunamayan dönemlerde yaşamın devam etmesi gibi zorunluluklarla doğmuştur.

Yani vücudumuzdaki yağ, özellikle kış dönemlerinde avın az bulunduğu ve ısınamadığı zamanlarda hem koruyucu hem de enerji kaynağı olmuştur. Tabi ayıların bu konudaki tercihi kış uykusu olmuştur. Sıcak kanlı bir hayvan olarak ayıların kış uykusu, yılan, kurbağa gibi soğukkanlı hayvanlardan farklı olarak bilinçli olarak uykuya geçme halidir. Yani kış uykusundaki bir yılanı, kış uykusundaki bir ayıya vurduğunuzda yılanda hiçbir hareketlilik olmazken ayıyı uyandırıp göz göze gelebilme imkanınız vardır.

Bu gereksiz bilgiyi de paylaştıktan sonra kaldığım yerden devam edeyim :)

Aslında genlerimizle gelen bu davranış biçimi kendi aile yaşantımızın bir mirası olarak devam etmeye başlamış.

Buradan yola çıkarak da yoksul gen ve zengin gen ayrımını yapmaya başladım. Yoksul gen sahip olduğu bir şeye daha sonra sahip olamama ihtimaline kadar o kaynakları en hızlı şekilde tüketme eğilimindedir.

Bizim bu genlere sahip olup olmadığımızı şuradan yorumlayabiliriz, ücretsiz bir yemek verildiği zaman daha fazla yemeliyim düşüncesi içerisinde oluyor muyuz? veya ücretini ödediğimiz bir yemek fazla geldiyse parasını verdiğimiz için tamamen bitirmeye çalışıyor muyuz?

İşte bu davranışlar tamamen yoksul genlere sahip olduğumuzu, ailemizden gelen kültürle tabağını bitir denilerek, tıka basa doyana kadar kaşıkların ağzımıza tıkıldığı bir davranışa maruz kaldığımızın göstergesidir.

Dolayısıyla yoksul gen davranışı, yağı da parayı da biriktirmeye yani her açıdan tasarruf odaklı bir yaklaşıma sahiptir.

Halbuki ücretsiz olsa da, doydum, kilo alırım fazla yemeyeyim diyebiliyorsanız, ücretini ödediğiniz yemeği doyduktan sonra zorlamamak için tabakta geri kalanı bırakabiliyorsanız bu zengin genlere sahip olduğunuzun göstergesidir.

İşte bu durum sizin ihtiyacınız olan besinlere daha sonra da ulaşabileceğiniz düşüncesine sahip olduğunuz ve herhangi bir maddi birikim yapma noktasında aşırı bir stres taşımayacağınızın göstergesidir.

Yani hayata karşı risk alabiliyorsunuz.

Ben yaşamımın genelinde çok kilolu birisi olmasam da hiçbir zaman çok zayıf da olamadım. Kendimle ilgili uyanışım 14–15'li yaşlarda durumu oldukça iyi olan kuzenimin 4–5 yaşlarındaki kızının çikolatayı reddetmesiyle oldu.

Canı istemiyormuş :)

Eğer yoksul bir gene veya düşünce yapısına sahipseniz, canınız istemese de yersiniz. Özellikle ücretsizse :)

Bu tepki beni şok etmiş, hayatımdaki birçok şeyi sorgulamaya başlamıştım. Her ne kadar daha orta gelirli bir ailede büyümüş olsam da kısıtlı kaynaklarla zaman zaman bolluk ve bereketi yaşamış ama bunun sıklığı belli olmadığı için tasarruf modum hep açık olmuştu.

Ülkemizin çoğunluğunun sınırsız kaloriye erişime imkanı olduğunu düşünerek 50 ila 200 kilo arasında insanları değerlendirecek olursak. Sağlık problemleri dışında aradaki tek fark yoksul ve zengin gen ayrımı olmaktadır.

Herkesin bildiği o meşhur veresiye satan ve peşin satan tablosunu gözünüzün önüne getirmenizi istiyorum.

Hep zengin insanlar kilolu, göbekli tasvir edildi değil mi? Fakir insanları da zayıf olarak anımsadık.

Aslında işin özü zengin olup kilolu insanların kafasının fakir olmasıydı. Genlerinin yoksul olmasıydı. Bu düşünce yapısındaki insanlar ne kadar varlıklı olsa da cimri olur, paylaşamaz, kuruşun hesabını yapar.

Çünkü kafası yoksul genleri yoksul. Bir şekilde para kazanmış olabilir ama emin olun içerisinde en ufak bir risk yoktur. Çünkü kafası yoksul, korumacı, tasarrufçu bir kafa. Böyle bir kafa girişimci olamaz.

İşte bu sebeple şişman insanları tabi ki altında bir sağlık sorunu yatmıyorsa, girişimci olarak görmemiz çok düşük bir ihtimaldir.

Sadece garanti gelire odaklanır, gelecek için daima tasarruf yapar, gıdanın da aşırı tasarrufu ile yoğun bir yağ kütlesi psikolojik olarak geleceğe dair savunmalı hissetmesine yol açar.

Ben memur bir aileden gelen nadir girişimcilerden birisiyim. Hala birçok geni taşıyor olsam da, bu genlerin duygu durumunu daima rasyonel verilerle yönetmeye çalışırım. Başarabildiklerim de var başaramadıklarım da.

Ancak başarıya ve zenginliğe giden en önemli yol apaçık belli, hiç şüphesiz ortada ve oldukça nettir : Kafa Yapısı

İşte bu yüzden girişimci kafası var. Girişimci düşünce sadece proje, fikir ve ticaretle ilgili değildir. Hayatımızın her alanında bu kafa yapısı kendisini gösterir.

--

--

Kaan Gülten

CEO @webtures / Founder @seohocasi / Mentor / Podcaster @GirişimciKafası / Investor @Marsus https://www.kaangulten.com.tr/