Bir girişimi başarıya ulaştırmadaki püf noktalarım

Kaan Gülten
4 min readDec 22, 2020

Çok iddialı bir başlık olduğunun farkındayım. Elimi attığım girişim uçuyor gibi bir izlenim veriyor olabilir, gönül isterdiki buna cevap olarak zaten öyle diyeyim :D ama ya pazarın hazır olmaması, ya şirket içi motivasyon kaybı gibi gerekçelerle birçok proje sonlandırmışımdır. Ancak bunlar hiçbir zaman bir batış hikayesi olacak büyüklükte değildi.

Bu arada böyle bir hikayem olsun çok isterim, bunun için de herkese hep şunu derim, kendi girişiminizi yine siz batırmaya çalışın. Girişiminizi yıkacak farklı yeniliklere adım atın, rakiplerinizin veya yeni oyuncuların getirdiği yenilikçi çözümler ve farklı girişimlerle pazarınızı kaybedeceksiniz bunu yapan yine siz olun.

Gerçekleştirdiğim veya bir şekilde dahil olduğum girişimlerde yoluma devam ederken bir yandan da irili ufaklı tüm hata ve yanlışlardan da ders çıkarmaya çalışırım. Ancak bir girişimde faydalı sonuç getiren bir yaklaşım varsa da bunu formülüze eder ya çevremdeki herkese tavsiye eder ya da adım attığım tüm işlerde uygularım.

Bugün mentorluk yaptığım tüm girişimlerle, sohbet ettiğim tüm dostlarla paylaştığım bazı formülüze ettiğim bazı başarılı püf noktalarına yer vereceğim.

1. Hayal dünyasından çıkın, girişiminizle olan duygusal bağınızı koparın.

Girişimcilikteki en büyük sorun, girişimdeki tüm gelişmeleri mantık süzgecinden geçirmekten uzak durup oluşturduğumuz hayal dünyasına ulaşma arzusuyla gözü kara davranmaktır.

Girişime aşık olmak, birçok problemi aşmak için gerekli tutkuyu verecektir, bu çok güzel ama bazen de bu aşk, zararın neresinden dönersen kardır çizgisini geçtikten sonra en kısa sürede kar etmek aynı zamanda şirketi değişen şartlar veya karşılanmayan beklentiler neticesinde pivot etmek gibi radikal değişikliklere gitmeye engel olabiliyor.

Özetle fikrine düşüncene aşık ol ama daha mantıklısını farkedene kadar. Bu konuda ön yargıların, duvarların olmasın. Acaba yanlış yapıyorsam ve bunu geç farkedersem ne olur düşüncesiyle gözün kulağın çevreden gelecek yorumlara, geri bildirimlere açık olsun.

2. Kullanıcıyı her şeyin merkezinde tutun.

İyi bir kullanıcı deneyimi, müşteri sadakatinden, pazarlamaya, seo dan lovemark olmaya kadar birçok alanda pozitif etki gösteren en doğal büyüme unsurudur.

İyi bir kullanıcı deneyimine sahip bir ürüne yapacağınız pazarlama yatırımı çok daha düşük bütçelerle çok daha iyi geri dönüşler sağlar.

Bu yüzden başta kendinizden yola çıkın, işletme körlüğü yaşama ihtimalinize karşılık diğer herkesin düşüncelerini almaya çalışın. Bunun için test uzmanlarıyla çalışmak, odak grup oluşturmak veya hali hazırda ziyaretçi davranışlarınızı ux toolları ile analiz ederek motivasyonlarını değerlendirmek en doğru yol olacaktır.

Kullanıcı deneyimi konusunda 2 temel yaklaşımı benimseyin hız ve sadelik. Ne kadar hızlı ve ne kadar girişimin asıl faydasını öncelikleyen sadelikte bir kullanım sunabilirseniz başarı o kadar kolay gelecektir.

Teknik olarak zorlu süreçler ve kapsamlı kullanımlar varsa adımlara bölün, oyunlaştırmayı kullanın, kullanıcının basitten zora kullandıkça keşfetmesini sağlayacak şekilde tasarlayın. Ekstra özellikleri basit fonksiyonları kullandıktan sonra modül gibi aktifleştirilebilecek şekilde kurgulayın belki bu alışkanlık sonrasında bu modüllerin premium bir hizmete dönüşmesine bile sebep olabilecektir.

Ne siz, ne proje yöneticisi, ne ürün yöneticisi, ne de ekip ürünle ilgili son kararı veren kişidir. Ofisinizde, evinizde göze hoş gelmeyen boş bir vazo varsa ilk 3 gün rahatsız eder sonra ona karşı duyarsızlaştığınız için görmemeye başlarsınız. Bu sebeple gördüğünüz sorunları hemen not alın ve sizden çok kullanıcıların baktığı noktalara odaklanın.

3. Kusursuzluğu unutun, minimum faydaya odaklanın

Girişimlerdeki en büyük yanlış kusursuz olmaya odaklanmak bunun için pazara girmeyi sürekli geciktirmektir. Bırakın bill gatesin, steve jobsın sunumlarında mavi ekran hatası aldığı gibi hatalar alın, bırakın elon muskın zırhlı aracı tanıtırken camını patlattığı gibi bir şeyleri dağıtın.

Ama sakın pazara girmeye geç kalmayın, geç kaldıkça motivasyon kaybı ihtimali artar, konsantrasyon azalır, rakipler artar, risk artar, tüketici beklentileri değişebilir ve en önemlisi para kazanmaya başlamakta gecikirsiniz. Tabi ürününüzün tutacağı kesinse :)

Bazen de ürünlerin gerçekten tüketiciye temas ettiği zaman verdiği reaksiyon gidişatını belirler. Bu yüzden de bir an önce temas etmelisiniz tüketiciye.

Aynı zamanda girişimin %20 si hazırsa %20 si fiyatla girin, erkenden elde etmeye başlayacağınız gelir aylar sonrasında ulaşacağınız noktaya daha hızlı ulaşmanızı sağlayacak, hızlıca %40'ına getirebilirsiniz o kazançla ve hemen fiyatı revize edersiniz. En keyifli büyüme deneyimini ancak bu şekilde elde edebilirsiniz.

4. Farkınızı pazarlamanın merkezine koyun.

Bir örnek vermem gerekirse, paraben içermeyen sabun sloganı size ne çağrıştırdı. Diğer tüm sabunlar veya diğer çoğu sabunlar paraben içeriyor ve parabenin ne olduğunu bilmiyorsanız bile büyük ihtimalle içermemesi iyidir diyerek ürünü tercih etme eğilimi içerisinde oluyorsunuz :)

Steve jobs bence gelmiş gelmiş en iyi pazarlamacıdır, hatta bana göre girişimciliğinin üstündedir pazarlama yetkinliği. Neticede ne bir donanımcı, ne bir yazılımcı ne de bir tasarımcı. Bir hayali var göz zevki var ve işinde en iyilerle çalışarak hayalindeki ürünü çıkartıyor. Sonucunda yaptığı en büyük şey sadece pazarlama!

İnsanlara gösterene kadar neye ihtiyacı olduğunu bilmezler cümlesi bize çok şey anlatıyor. Ne gösterirsen onu satın alırlar, hangi özelliğini öne çıkarırsan onu ayrıcalıklı sanırlar diyor aslında. ve bir röportajında ayakkabı bağcığı bile üretecek olsaydım onu en iyi şekilde pazarlardım diyebilecek kadar insanların ona sahip olma arzusunu nasıl yönetebileceğini biliyor.

İnsanlara sunduğunuz faydayı anlatın ama pazarlamanın merkezinde daima ufacık dahi olsa ortaya koyduğunuz fark olsun.

5. Kar elde etmeye başlayınca kendi yatırımcınız olun!

Eğer potansiyel yatırımcılar size network, ticari anlaşmalar, bilinirlik, know how gibi kolay erişilemeyecek farklı kazanımlar sunmayıp sadece finansal bir katkı sağlayacaksa o yatırımı zaruri görmeyin.

Kar elde ettikçe şirketinize yatırın, zaten sadece finansal bir yatırımın yapacağı şeyi yapıyor olacaksınız. Kişisel refahınızı önceliklendirmek gibi bir hata yapmayın, bu girişiminizi maaşlı bir işe dönüştürmekten başka bir şey olmayacaktır. Bir girişimcinin yapabileceği en büyük hatadır. İşi ölçeklendirmedikçe basit usül ticaret yapan bir esnaf gibi konumlandırırsınız kendinizi. İşi ölçeklendirmek için de yatırımı 2 kaleme yapın. 1. ar-ge 2. pazarlama. Ürünü geliştirdikçe kaliteyi, ürünü pazarladıkça markayı artırın marka gücünü kaliteden alacak ve sırtınızı markaya ve kaliteye yaslayarak fiyatınızı artırabileceksiniz. Bu sayede karlılığınızı daha fazla artırarak şirketinize daha fazla yatırım imkanına erişeceksiniz.

Bu yazıda, tüm girişimlerimde artık standartlaştırdığım süreçlerin 5 maddesini sizlerle paylaşmak istedim. Sonraki yazılarda diğer maddeleri de yine 5 erli gruplar halinde paylaşarak anlatmaya devam edeceğim.

--

--

Kaan Gülten

CEO @webtures / Founder @seohocasi / Mentor / Podcaster @GirişimciKafası / Investor @Marsus https://www.kaangulten.com.tr/