Başarılı olmanın karakteristik sermayesi: Pozitif Olmak!

Kaan Gülten
4 min readDec 27, 2020

Konuya çok net bir tanımlama ile girmek istiyorum. Hayata karşı ne kadar olumlu düşünürseniz o kadar iyi yerde olursunuz. Nereleri hakettiğiniz, tamamen sizin kendinizi ne kadar oralarda gördüğünüzle ilişkili bir kavramdır.

Bu kız bana bakmaz derseniz, zaten unutun. Şansımı deneyeceğim diyebilen adım atmıştır.
Beni bu işe hiç almazlar derseniz, zaten sizden hiç haberdar bile olmayacaklar. Denemekten ne kaybederim diyenin her zaman kazanma ihtimali olmuştur.

Ben bu cümleleri kurarken bulunduğunuz ortamda gözünüzü hızlıca gezdirin lütfen. Gördüğünüz her obje, satın aldığınız her ürün, araba, bilgisayar, televizyon, halı, ya da bu makaleyi okuduğunuz platform.

Bunların hepsini ortaya çıkaran insanlar, ben bunu yapabilirim ve ben bunu yapmak istiyorum dediği için şu anda hayatımızdalar.

Olumlu düşündü ve sorumluluk aldı. Tüm girişimcilerin en temel 2 karakteristik örneğidir olumlu düşünmek ve sorumluluk almak. Bakın risk almak demiyorum, her zaman risk olmayabilir veya aynı seviyede olmayabilir. Risk almak bir bedel ödemektir ve bunun için sorumluluk almak gerekir.

Hayatta kalmakla ilgili her zaman 2 refleks dile getirilir. Kaç veya savaş. Hayatı bir yarış gibi düşünecek olursak eğer, İki farklı davranış sergileyen insanları kıyasladığımızda, kaçan kişinin düşüncesi en yalın ve sade haliyle hayatta kalmak ve hiçbir kazanım olmadan finale ulaşabilmektir.

Savaşan kişi için ise bir üst level’a geçmek demektir. Daha fazla kazanım, deneyim, bilgi, ganimet, ödül, av demektir.

Tabi ki günümüzde karşılaştığımız problemlere ölüm kalım meselesi gibi bakmadığımız için, kararlarımız büyük ölçüde hayat standartlarımız, kariyerimiz, bireysel ve ticari başarılarımız olacağı için daha çok savaşmamız, mücadele etmemiz ve sorumluluk almamız gerekir. Ancak aile ve ebeveynlerimiz, çevresel faktörler ve teknoloji hızı arttıkça savaş veya kaç refleksi yerini savaş veya isyan ete bırakmıştır.

Çünkü artık herkes daima motive edilmek, övülmek, sadece iyi anlarını paylaşmak, beğenilmek, güzel yorum almak, istediği her şeye en hızlı şekilde ulaşmak gibi çok da gerçek dünya ile tamamen örtüşmeyen bir şekilde yaşamaya her geçen gün daha fazla odaklanmakta ve maalesef alışmaktadır.

Her geçen gün artan kişisel tatmin ve harici motivasyon ihtiyacı insanoğlunu çok basit sorunlar karşısında bile aciz bir varlık olmaya itmektedir.

Ve hatta bizler, bir projeye birkaç ayımızı ayırıp başarılı bir sonuç elde etmek gibi, bir ürün veya servisi geliştirmek, ortaya çıkarmak gibi… hazzını yaşayacağımız kalıcı başarılar oluşturamadıkça, geçici haz veren ve en yalın halimizle, hiç gelişemeden finale ulaşmamıza sebep olan sosyal medyaya, beğenilere daha fazla mahkum oluyoruz.

Üzerimizdeki ataleti atmanın en önemli adımı pozitif düşünebilmek. Pozitif düşündükçe daha hareketli olduğumuzu, daha fazla hayal kurduğumuzu, daha fazla plan yaptığımızı farkedeceğiz.

Elbette, ülke gündemi, ekonomik sorunlar, aile problemleri gibi birçok çevresel faktör üzerimizde etkisi olan konular, ancak bunların önüne geçmek için de kendimizi olabildiğince can sıkıcı konulardan izole etmemiz gerekecektir. Duyarsız kalmak değil, duyarlılığımızı yetkinliğimizle ortaya koyup çözüm sağlayabileceğimiz güce ulaşana kadar bunları dert etmemekten bahsediyorum.

Çünkü bir problemi çözemiyorsanız onu dert etmenin hiçbir faydası yok. Eğer çözüm yoksa problemi görmezden gelin ve dert etmeyin, eğer çözüm varsa zaten dert etmeyin güle oynaya, stres yapmadan çözmeye odaklanın :)

Her bireyin önce kendisini ayakta tutması, sonra çevresine güç vermesi gerekir. Oksijen maskesini önce kendinize takın yoksa kimseye el uzatacak gücü bulamazsınız.

Aynı zamanda pozitiflik öyle büyük bir güçtür ki, birçok insanın çekim merkezi haline getirir sizi. Çünkü pozitiflik bulaşıcıdır, insanlar daha fazla vakit geçirmek, birlikte olmak, sohbet etmek isterler. Pozitif enerjisi olan biriyle konuştuktan veya dinledikten sonra içinizde evet bir şeyler yapmam lazım kıpırdaması oluyorsa işte tam olarak bahsettiğim bu :)

Milletimiz Atatürk’ün çalışkan ve zeki tanımından, Bill Gates’in tembel tanımına adeta evrilmiştir. Zor işleri yapmak için her zaman tembel kişileri seçerim. Çünkü onlar işi yapmanın kolay bir yolunu bulurlar.
Bizler inanılmaz pratik zekaya sahip, her zor işin en kısa ve kolay yolunu bulabilen bir milletiz. Çünkü bir an önce işten kurtulup rahatımıza devam etmek isteriz :)

Peki yıllar içinde uğradığımız bu karakteristik evrimin sebebi neydi? Coğrafyadaki zorlu şartlar ne yapsak da her şeyin geriye sarma ihtimali bir miktar boşlamamıza sebep olmuştur. Kültürümüzdeki büyüye saygı, eskiye hürmet yeni ve genç kavramlarının amatör ve cahil olarak tanımlanmasına sebep olmuştur. Ailenin korumacı ve garantici yaklaşımı, her konuya temkinli ve aza tamah eden bir düşünce yapısına itmiştir.

Tüm bu dinamikler bizi karakteristik olarak evirmiş, tembelleştirmiş ve verilen işi yapar yoluma bakarım düşüncesine, başarı benimdir başarısızlık harici unsurların bakış açısına itmiştir.

Günden güne pozitif olmayı, pozitif yaklaşımın çözümcül etkisini unutmuş, isyan etmeyi, serzenişte bulunmayı, başımıza gelen her olumsuz durum karşısında bir sorumlu bulmayı benimsemeye başladık.

Geçmişimizi oluşturan çoğu unsuru değiştiremeyiz, reddedemeyiz ancak günlük yaşamımızda dahi günden güne bizi pasifleştiren, pozitifliğimizi öldüren, atalete düşüren bir şeyden kurtulabiliriz. Haberler ve Televizyon!

Can sıkıcı her gelişmede, daha fazla içimize kapanmak, uyumak, hareketsiz kalmak isteriz ve farkında olmadan adeta potansiyelimizi sömürsün diye tvyi ve haberleri izleriz.

Herhangi bir iletişim kanalından, TV olsun dijital olsun veya doğrudan bir şahıstan olsun olumsuz bir haber duyduğumuzda şu deney aklınıza gelsin. Facebook bir köyde yaşayanları 2 gruba ayırıp A grubuna daima pozitif paylaşımları ön plana getirecek şekilde gösteriyor, B grubuna da cinayet, vahşet gibi negatif ve olumsuz içerikleri ön planda gösteriyor. A grubunun bir süre sonra daha pozitif paylaşımlar yaptığı, geleceğe dair umutlu olduğu, B grubunun ise daha karamsar paylaşımlar yaptığı görülüyor.

Gönül ister ki medya şirketleri haberleri pozitif gelişmelerle derleyerek bir ülkenin geleceğinin nasıl kurtarılabileceğini bizzat kendi elleriyle inşa ederek görsün. Ancak daha gerçekçi bir temennide bulunarak bunu siz değerli dinleyicilerden kendiniz için bu adımı atmanızı istiyorum. Hayatınızdaki tüm negatif kişileri, hesapları, iletişim kanallarını, haberleri, TV’yi çıkarın, pozitif olun, pozitiflikle örnek olun, olumsuzluk içindeki pozitiflikleri keşfetmeye çalışın. Şimdi hep birlikte deneyelim bunu, bir sosyal medya hesabında pozitif bir bakış açısıyla paylaşım yapın ve etkilerini seyredin. Bunun başta kendinize, sonra çevrenize nasıl iyi geldiğini çok iyi göreceksiniz.

--

--

Kaan Gülten

CEO @webtures / Founder @seohocasi / Mentor / Podcaster @GirişimciKafası / Investor @Marsus https://www.kaangulten.com.tr/